Camiye
Şeriat Giremez!
Allah’u
Teala’nın hükümlerinin sosyal, kültürel,
ekonomik sahalardan bir bir sökülüp atıldığı
camilere bel’am’ların atandığı,
peşinde saf duranlara demokrasi sevgisi zerk
edilmek sureti ile müşrikleştirildiği
günümüzde artık açıktan açığa
“camilere dahi Allah’u Teala’nın hükümleri
giremez” denmeye başlandı. Dün, tüm
yazılı ve görsel medyaya düşen
haber artık bu milletin, kendisini Resulullah
(sallallahu aleyhi vesellem)’ın ümmetinden
görme cüretini gösteren bu milletin bir an önce
gaflet uykusundan uyanmasının gerekliliğini
bir kez daha gün yüzüne çıkardı.
Ama bu sistem öyle bir sistem ki kendisini
Müslüman olarak tanımlayanları bizzat
Şeriat düşmanı yapıyor da
yine de bu düşmanlığı gösterenler
içinde bulunduğu durumu farkedemiyor. Basiretler
körelmiş gözler perdelenmiş, kulaklar
mühürlenmiş tıpkı Bakara Suresi
7. Ayet Mealinde olduğu gibi “Allah kalblerini
ve kulaklarını mühürlemiş ve gözlerine
bir perde inmiştir ve bunların hakkı
azîm bir azaptır” akın akın
azaba koşuyorlar da hala akledemiyorlar.
Peki neydi bu haber ve bu haberin içeriği
nasıl gelişmişti isterseniz kısaca
buna bakalım da konumuz daha net anlaşıldın
inşaallah. Basında yer alan haberi
aynen alıntılıyorum;
Kent merkezindeki Mehmet Buyruk Caddesi
üzerinde bulunan Turgut Özal Cami’inde bugün cuma
namazını vekil imam 25 yaşındaki
Cumali Çakmak kıldırmaya başladı.
İmam Çakmak, hutbe okumak için minbere çıktığında,
Malatya Müftülüğü tarafından hazırlanıp
verilen hutbeyi okumadı, bunun yerine kendi
hazırladığı hutbeyi okumaya
başladı. Hilafeti savunan imam Çakmak,
iddiaya göre “85 yıldır yapılan
zulüm bitecek” dedi. Hilafetin kaldırılmasıyla
dinin başka mecralara çekildiğini, Kuran
öğretilmediğini ileri süreren imam Çumali
Çakmak, “Kuran öğretilmedi, Diyanet de öğretmedi.
Başka şeyler öğretildi. Kuran kanundur,
başka kanun kabul etmiyoruz” dedi.
Düşünebiliyor musunuz? Bir insan çıkıyor
ve Müslümanlar’ın başsızlığı
yüzünden yaşadığı musibetleri
dile getiriyor ve İslam’a yapılmış
en büyük düşmanlıkların başında
gelen Hilafet’in ilga edilmiş olmasını
eleştiriyor ardından cumhuriyetin ilanına
atıfta bulunarak o seneden bu seneye kadar
yaşananların bir zulüm olduğunu
yüksek sesle dile getiriyor, hükmünün uygulanmaması
ve bu şekilde Kur’an-ı Kerim’in geriye
atılmış, duvarlarda süs diye asılır
hale gelmiş olduğunu ve aslında
insanlar arasında hükmedecek yegane kanun
kitabı olduğunu dile getiriyor.
Peki sonra ne mi oluyor? Tabiki öncelikle
cami cemaatindeki diğer azılı müşrikler
tyarafından yuhalanıyor, üzerine yürüyerek
dışarıya atıyorlar. yetmedi
polis çağırıyorlar ve polis eşliğinde
karakola giderken müftülük bu kişiyi görevinden
de azlediyor.
İnsanın düşününce bile kanı
donuyor ki, Mescid’i Dırar’ın ihlaslı
müşrikleri “Allah’u Teala’nın emirleri
kanundur” diyen birisini yaka paça dışarı
atıyor. İşte bu, içinde yaşadığımız
bu toplumda artık çalışmaların
tamamen sona erdiği ve Allah (azze ve celle)’a
imanın yerini tamamen küfrün ve şirkin
ve tağuta imana bıraktığının
en bariz örneklerinden bir tanesidir. Tabiki de
bu sözlerimizden Muvahhid Müslümanlar müstesna
ki Allah (azze ve celle) onlardan razı olsun,
bunun çok uzun zamandır bilincinde ve bunun
tebliğini yapmaktalar. Her ne olursa olsun,
hangi dönem olursa olsun Fırka-i Naciyye
mutlak suretle varlığını koruyacaktır,
ta ki kıyamete kadar.
Devletin resmi ideolojisinin sevgisi ile
dolu, tağut’a ibadeti Allah’u Teala’ya ibadetmiş
gibi gösteren günümüzün küçük deccalleri Cuma
hutbelerinin tek elden her ilin müftülüğünce
camilere dağıtılması sureti
ile okunmasını sağladığını
biliyorsunuz. İşte Malatyadaki bu vekil
imam bunun dışına çıkarak
zaten onların gözünde bir suç! işlemiş
olduğu gibi en büyük suçu ise sahte ilahların
kanunlarının hükmünün geçerli olmadığı
Rabbim Allah (azze ve celle) diyenlerin,
kanun koyucusunun, terbiye edicisinin, rızık
vericisinin ancak Allah (azze ve celle) olduğunu
söylemesi ile beraber münafıklıklar,
fasıklıklar, müşriklikler ortaya
saçıldı.
Ey kendisinin Müslüman olduğunu iddia
eden! Her şey bir yana sadece bu olay bile
tek başına nasıl bir ideolojinin
peşinden gittiğinin, neye hizmet ettiğinin
ve seni nasıl koştura koştura cehenneme
sürdüğünün farkına var. Eğer sen
Rabbim Allah (azze ve celle) diyorsan bilki O
(azze ve celle), seni kulluğuna ancak ve
ancak “tağut’u tüm müesseseleri ile birlikte
reddettiğin” noktada kabul edecektir inşaallah.
Tağut ve onu red konusunda yazılmış
olan Tağuta
Muhakeme Küfrü
konusundan yararlanmanızı tavsiye ederim.
Bir tarafta Allah’u Teala’nın emir
ve yasaklarının yer aldığı,
hem dünya hem de ahiret işleri için tüm hükümleri
getirdiği, ceza hukuku, miras hukuku vb.
hukuklara dair kanunlarını insanlara
bildirdiği Kur’an-ı Kerim, diğer
bir tarafta beşerin sadece heva ve heves
ürünü olan üstelik Allah’u Teala’nın kanunları
ile taban tabana zıt kanunları. Her
kim, kimin kanununa itaat ediyor, onu benimsiyor
ve önemsiyorsa onun Rabbi de o kanunu ihdas edendir.Bu
konuların ayrıntılarına vakıf
olmak isteyenler yukarıdaki linkten ilgili
konuya ulaşabileceği gibi Osmanlının
son Şeyhülislamlarından olan Mustafa
Sabri Efendi’nin bu
kategorideki
yazıları, genel hatları itibari
ile anlatmaya çalıştığımız
şeylerin teferruatlı olarak incelenmesine
vesile olacaktır inşaallah.
____________________________________________
İmam Cumali Çakmak:
‘‘Kur'an kanundur, başka kanun
kabul etmiyoruz!‘‘
Malatya kent merkezindeki
Mehmet Buyruk Caddesi üzerinde bulunan Turgut
Özal Camisi'nde cuma namazını
vekil imam 25 yaşındaki Cumali Çakmak
kıldırmaya başladı. İmam
Çakmak, hutbe okumak için minbere çıktığında,
Malatya Müftülüğü tarafından hazırlanıp
verilen hutbeyi okumadı, bunun yerine kendi
hazırladığı hutbeyi okumaya
başladı. Okuduğu hutbede Hilafet‘i
savunan İmam Çakmak, iddiaya göre "85
yıldır yapılan zulüm bitecek!"
dedi.
Hilafet‘in kaldırılmasıyla
dinin başka mecralara çekildiğini, Kur'an
öğretilmediğini, Kur’an ilminin öğretilmesi
yasaklandığı gerçeğini söyleyen
imam Çumali Çakmak, "Kur'an öğretilmedi,
Diyanet de öğretmedi. Başka şeyler
öğretildi. Kur'an kanundur, başka kanun
kabul etmiyoruz!" sözlerine ise başta
omuzu rütbeli askerler ve namaz için gelip de
İslam’ın hem din hem devlet olduğu
gerçeğindne uzak ufak bir kalabalık
tepki gösterdi.
ASKERİN BASKISIYLA İMAM HUTBEDEN
İNDİRİLDİ!
Kentteki üst düzey bürokratların ve
askerlerin de gittiği camide imamlık
yapan Cumali Çakmak'ın İslam’ın
bir müessesesi olan Hilafet’ten bahsetmesi üzerine
askerlerin kışkırtmasıyla
ve talimatıyla daha hutbeyi bitirmeden minberden
indirildi.
POLİS GERGİNLİĞİ
ENGELLEDİ
Namazdan sonra da tepkisi dinmeyen omuzu
kalabalık askerlerin dışarıda
da imama sataşmaları bitmeyince durum
polise bildirildi. Gelen polis camiye girip imam
Cumali Çakmak ile görüştü.
MÜFTÜLÜKTEN HIZLI MÜDAHALE
Malatya Müftü Vekili Cengiz Yağcı,
caminin kadrolu imamının yurt dışında
olması nedeniyle 26 Temmuz'dan itibaren Cumali
Çakmak'ın vekil imam olarak göreve başlatıldığını
söyledi. Cumali Çakmak'ın, müftülük tarafından
hazırlanan hutbenin dışına
çıkarak kafasına göre hutbe okuduğunun
belirlendiğini söyleyen Yağcı ise
yaşanan olayın nedenlerini şöyle
sıraladı:
"Bazı camilerde din görevlisi
sıkıntısı yaşandığı
için müftülük tarafından vekil imam görevlendirildi.
Vekil imam Cumali Çakmak'ın da ön elemelerden
geçirildikten sonra göreve getirildi. Biz konuyu
araştırdık ve vekil imam arkadaşın
istifasını alarak hemen işleme
koyduk ve Valiliğe gönderdik.
|